28 Kasım 2014 Cuma

Bastırılmış Duygu HOMOFOBİ - Bekar, Öfkeli, Heteroseksüel Erkek... Aynı Şeyi Arıyor...

    Yirmili yaşlarımın başlarında eşcinsel olduğumu daha hayran olunası nedenlerle (aşk gibi veya bir ilke uğruna) itiraf etmeye karar verdiğimi söyleyebilmek isterdim. Ama işin gerçeği, bir

heteroseksüel erkek sayılmaz, değeceğini tahmin ettiğimden daha sorunlu bir hale gelmişti. Üçüncü sınıftan itibaren eşcinsel olduğum gerçeğini gizlemeye yönelik bir sürü kandırma planları yapmaya çalışarak değerli birçok bilişsel kaynağı heba ettim.

   İşin doğrusu, homoseksüelliğimi saklamaya yönelik ilk bilinçli taktiğim tuhaf bir şekilde homofobik görünme şeklindeydi. Sekiz yaşındayken, "homo" lafını çok kullanır ve her fırsat bulduğumda eşcinsellerden hoşlanmadığımı ifade edersem, başkaları benim kesinlikle heteroseksüel olduğumu düşüncekti. Kuramsal olarak kulağa hoş gelse de, yaradılış olarak pek saldırgan değildim ve bu yüzden uydurma öfkemi ikna edici bir uygulamaya dönüştürmekte zorluk çekiyordum.

   Bir eşcinsel düşmanı olarak başarılı olmamış olabilirim; gelgelim, malesef birçok insan bunda başarılı oldu. Öyle görünüyor ki, ortak bir şeyi paylaşıyoruz: eşcinsellik fobisi olan genç birçok erkek (ister benim gibi etrafındakileri bir bilinçli olarak aldatmaya çalışıyor olsunlar, ister böyle tutkulara sahip olduklarının farkında olmasınlar) gizliden gizliye homoseksüel arzular besliyor olabilirler. Bu alandaki en önemli çalışmalardan biri Henry Adams, Lester Wright Jr. ve Bethany Lohr isimli araştırmacıların 1996 yılında Journal Abnormal Psychology'de yayınlanan ve homofobisi olan genç erkeklerin gizliden gizliye eşcinsel dürtülere sahip olabileceklerini kanıtladıkları bir makaleye kadar dayanmaktadır.

   Bu çalışmada, yirmi yaş ortalamasına sahip olan ve kendilerinin heteroseksüel olduklarını ifade eden altmış erkek, eşcinsel erkeklerden sakınma ölçütüne ilişkin anketle belirlenen puanlarına dayanılarak iki gruba ("eşcinsellik fobisi olmayan erkekler" ve "eşcinsellik fobisi olan erkekler") ayrıldılar. Burada, eşcinsellik fobisi, bir homoseksüel ile yan yana konulduklarında duydukları "ürkme" derecesiyle, temel olarak eşcinsel insanlarla karşılıklı etkileşim halinde ne kadar rahat veya rahatsız olduklarına göre tanımlandı. (Bu terimin anlamı klinik literatürde tartışmalıdır; bazı akademisyenler bazı insanların eşcinsel karşıtı duruşunun daha bilişsel niteliğini vurgulamak için "homonegativizm" gibi başka kelimeler türetiyorlar.)

   Daha sonra, her katılımcı penisine bir penil organ ölçer takılmasını kabul etti. Daha önce sözünü ettiğimiz bu cihaz, "cinsel uyarıya karşı ereksiyon yanıtlarını ölçmek için kullanılan civalı çember gerinim ölçerdir. Bu cihaz takıldığında, penis çemberindeki değişiklikler, cıva kolonunun eletrik direncinde değişiklikler yaratır." Daha önce bu aletle (pletismografiye, penisle değil - hoş aslında ikisiyle) yapılmış olan araştırmayla, çember ölçüsündeki önemli değişikliklerin sadece cinsel uyarım ve uyku sırasında meydana geldiği teyit edilmiştir.

   Daha sonra, katılımcılar özel bir odaya alındı ve burada kendilerine üç kısa pornografi parçası gösterildi. Üç film parçası heteroseksüel pornodan (oral seks ve vajinal birleşme sahneleri), lezbiyen pornosundan (oral seks veya temel olarak vulvanın ovalandığı "tribadizm") ve eşcinsel erkek pornosundan (oral seks ve anal birleşme sahneleri) oluşuyordu. Bu parçanın rastgele bir sırayla gösterilmesinden sonra, katılımcı hissettiği uyarılma ve ayrıca ereksiyon derecesini puanlandırdı. Hadi bakalım. Sonucu tahmin edin.

   İki grupta da (eşcinsellik fobisi olmayan ve eşcinsellik fobisi olan erkekler), heteroseksüel ve lezbiyen pornosu karşısında peniste kan basıncı arttı ve onların uyarılmaya ilişkin öznel puanlamaları bu iki tip filmle ilgili penil pletismografisi ölçümüne uyuyordu. Ne var ki, tahmin edildiği üzere, sadece eşcinsellik fobisi olan erkeklerde, eşcinsel erkek pornosu seyrettiklerinde penis çember ölçüsünde önemli bir artış görüldü; daha ayrıntılı belirtecek olursak, bu eşcinsellik fobisi olan erkeklerin yüzde 26'sı bu videoya karşı "ılımlı şişkinlik" (altı ile on iki milimetre arasında) gösterirken yüzde 54'ü "kesin şişkinlik" (yirmi milimetreden fazla) gösterdi. (Bunun tersine, eşcinsellik korkusu olmayan erkeklerde bu oranlar sırasıyla yüzde 10 ve yüzde 24 şeklindeydi.) Ayrıca, eşcinsellik fobisi olan erkekler, eşcinsel erkek pornosuyla cinsel olarak uyarılma derecelerini önemli ölçüde, olduğundan düşük tahmin ettiler.

   Araştırmacılar, bu verilere dayanarak, "eşcinsellik fobisi grubunda yüksek puan alan ve homoseksüellikten negatif etkilendiklerini kabul eden kişilerin erkek homoseksüel erotik uyartılardan önemli ölçüde tahrik oldukları" sonucuna vardılar. Elbette bu kişiler kendilerini bilinçli olarak mı kandırıyorlar yoksa aynı cinsiyetin üyelerine karşı gizli çekimlerini başkalarından bilinçli olarak mı saklamaya çalışıyorlar, burası net değil. Freudyen reaksiyon göstererek savunma mekanizmasını (burada insanların bastırılmış tutkuları, bizzat tutku duydukları şeye karşı hararetli duygusal tepkiler ve düşmanca davranışlarla kendilerini gösterirler) birinci durumu açıklayabilir. (Shakespeare'in Hamlet'inden:"Bana kalırsa, han'fendinin tepkisi çok abartılı") İKinci durum ise, benim sekiz yaşındaki benliğimin kurduğu dolaplar gibi bir kasıtlı toplumsal kandırmaca eylemini gösteriyor. Hiç kuşkusuz, ikisinden de bir parça olabilir veya mekanizma farklı insanlar için farklı işliyordur. Bu rahatsız edici şekilde halkın önünde kendilerini öne çıkarak (tele-hatipler Eddie Long ve Ted Haggard; mukafazakar psikiyatr George Rekers ve politikacı Mark Foley ve Larry Craig gibi) kişiler kendilerini mi kandırıyorlardı yoksa hep tamamen olgunlaşmış homoseksüel dürtülere sahip olduklarını biliyorlar mıydı, kim bilir?

Penisin Şekli Neden Öyle?
Jesse Bering





0 yorum:

Yorum Gönder